Bazı hayvanların derisine takılıp yerleşen, o hayvanların kanını emerek beslenen asalak, küçük bir hayvandır. Bunların develerde bulunan «deve kenesi», koyunlarda bulunan «koyun kenesi», köpeklerde bulunan «köpek kenesi» gibi çeşitleri vardır. Keneler en çok koyun, köpek, at gibi hayvanlara musallat olur. Bunlar, vücutlarında bazı hastalıkların mikroplarını taşıdıklarından hem evcil hayvanlar, hem de insanlar için çok zararlıdırlar. Keneler, taşıdıkları mikropları, musallat oldukları hayvanın derisini delip kanına geçirir. Bazı keneler zehirlidir.
Keneler, dış görünüşten bakımından bir böceğe benzerler, fakat böcek değildirler. Vücutları yumurta biçimindedir. Birçok çeşitleri, büyüteç kullanmadan göze görünür; büyüteçsiz görülemeyecek kadar küçükleri de vardır. Kenelerin vücutları bütün bir parçadan meydana gelmiştir. Yalnız bu parçanın ön tarafında ayrıca hareket edebilen ve baş vazifesi gören bir kısım vardır. Keneler, üzerinde asalak olarak yaşadıkları hayvanın kanını, bu baş kısmındaki bîr kesikten içeri alırlar. Kesiğin etrafında, içeri doğru eğik ve çok kuvvetli dişler yer alır. Keneler bu dişleri, üzerinde yaşadıkları hayvanın derisine geçirirler. Ergin kenelerde, vücudun iki yanından dışarı doğru uzanan sekiz tane bacak bulunur.
Keneler yumurtalarını kuru yaprakların, çöplerin, gübrelerin arasına bırakırlar. Bazı kenelerin dişileri, yumurtalarını toprağa, bazıları hayvanların kılları arasına bırakır.
Kenelerin bazı durumlarda insan vücuduna da dadandığı olur. Daha çok kırlık ve ormanlık yerlerde kamp yapan kimselere gelirler.
Keneler, vücuda bir kere dadanınca bundan kurtulmak oldukça zordur. Çünkü bu hayvanlar, dişlerini derinin altına takarak yerleşirler. Keneyi koparıp atmak için tutup çekince derinin altına geçirdiği dişler burada takılı kalır.
Kenelerin bulaştırdığı Kırım Kongo Kanamalı Ateşi Hastalığı ilk olarak 1944 yılında Kırım’da görülmüş. Kırım Kanamalı Ateşi adı verilmiştir. 1956 yılında Kongo’da da aynı belirtilerle görülen hastalığa Kongo Ateşi adı verilmiş. 1969’da her iki hastalığın aynı olduğu anlaşılmış. Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi adını almıştır.
Türkiye ile birlikte Afrika, Asya, Balkanlar ve Ortadoğu’da 30’dan fazla ülkeyi tehdit eden hastalığın tedavisi henüz bilinmiyor. Küresel ısınmanın virüsün yayılmasında etkili olduğu söylense de ‘Biyolojik silah mı?’ sorusu tartışmaların odağına yerleşti. KKKA, hayvanlara ve insanlara kenelerin ısırmasıyla geçiyor. Hayvanlarda belirtisiz seyreden hastalık, insanlarda öldürücü olabiliyor. Türkiye’de vakaların yüzde 10’u ölümle sonuçlanıyor. Hastalık ani başlayan ateş, baş ve kas ağrıları, kırgınlık, halsizlik ve iştahsızlık gibi belirtilerle ortaya çıkıyor. Bulantı, kusma, karın ağrısı, ishal gibi şikâyetlerle devam ediyor. Hastalığın ilerlemesi durumunda diş eti, burun, kulak kanaması ve vücudun çeşitli yerlerinde dış kanama oluşuyor
Orta Karadeniz, Orta Anadolu’nun kuzey kısımları, Toroslar’a kadar uzanan bodur alanlar. Virüslü kenelerin yaşamadığı yegane yer Akdeniz ve Karadeniz kıyıları. Nemli ve ıslak yerlerde yaşam sürdüremeyen bu tür keneler, Kelkit Vadisi olarak bilinen Tokat, Çorum, Yozgat, Sivas civarında yoğun olarak görülüyor. Bu illerin yanı sıra vakaların rastlandığı iller; Amasya, Ankara, Artvin, Aydın, Balıkesir, Bolu, Çankırı, Çorum, Düzce, Erzincan, Erzurum, Giresun, Gümüşhane, İstanbul, Karabük, Kastamonu, Kayseri, Kırşehir, Kocaeli, Muş, Ordu, Samsun, Şanlıurfa, Yozgat, Zonguldak. Keneler, Amerika’da ‘lyme’ hastalığına, Almanya ve Avusturya ile Kuzey Avrupa ülkelerinde ise beyin iltihaplanmasına yol açıyor.
Keneler, konakçı spesifitesi göstermeksizin mutlaka bir canlıya tutunarak kan emmek zorunda olan ektoparazitlerdir.Kene halk arasında yöresel olarak değişik adlarla bilinir; sakırga, kerni, teza, yavsı bu adlardan bazılarıdır.Kenelerin viral, bakteriyel, protozoer ve helmint hastalık etkenlerine mekanik veya biyolojik vektörlük yaparak hayvan ve insanlarda 200 den fazla hastalığın ortaya çıkmasında rol oynadıkları bilinmektedir.
Türkiye kene faunası yönünden çok zengin bir ülkedir. Dünyada bilinen yaklaşık 900 kene türünün pek çoğunu ülkemizde rastlamamız mümkündür. Keneleri genel olarak iki bölümde inceleyebiliriz; İxodide ailesinden olanlara sert kene, Argaside ailesinden olanlara yumuşak kene denir.
Türkiye’de en çok rastlanan ve insan ve hayvanlara hastalık nakleden önemli keneler; I. ricinus, Hyalomma anatolicum anatolicum, H. anatolicum excavatum, H. dentritum, H. marginatum ve H. aegyptium, Rhipicephalus. bursa, R. turanicus ve R. sanguineus, Haemaphysalis punctata, Hae. parva, Hae. sulcata, Hae. numidiana ve Hae. inermis, Dermacentor marginatus ve D. niveus, Boophilus annulatus, yaygın olarak bulunmuş türlerdir. Argasidae ailesinden de pek çok kene türünün ülkemizde bulunduğu bildirilmektedir. Kenelerin mekanik ve biyolojik vektörlük yaparak sebep olduğu hastalıklardan bazıları; babesiosis, brucellosis, veba, salmonellosis, listeriosis, luping-ill, lyme, tropikal theileriosis, anaplasmosis Türkiye’de sıklıkla rastlanmaktadır. Son zamanlarda Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalığıgüncel hale gelmiştir. Bunların dışında hayvanlardan kan emen kenelerin sebep olduğu zehirlenmeler ve felçler de çok sık olarak ortaya çıkmaktadır.
Kenelerin Morfolojisi
Vücutları tek parçadan ibaret olup ön kısımda ağız organelleri bulunur. İxodidae ailesinde caput, thorax ve abdomen tamamen birleşmiştir. Nimflerde genital organ şekillenmemiş olup 4 çift ayak bulunur. Larvalarda ise 3 çift ayak mevcuttur.
Ağız organelleri dorsalden görülebilir. Dişi kenelerde ağız organellerinin arkasında scutum denen bir yapı mevcuttur. Ağız organelleri bir çift cheliser, cheliser kılıfı, hipostom (dokuyu delmeye ve kan emmeye yarar) bulunur, bu organellere rostellum denir.
Sert kenelerde palplerin ucunda pulvillum denilen bir yapı mevcuttur işte keneler bu organelleri sayesinde düz ve pürüzsüz duvara bile tırmanabilir.
Dişi kenelerde barsak ve ovaryum irtibatlıdır. Keneler kan emerken taşıdıkları hastalık etkenlerini sindirim sisteminden ovaryuma aktarır, ovaryumdan yumurtaya geçer ve yumurtadan çıkan larvalar bu sayede enfekte olmuş olur.
Ağız organelleri dorsalden görülebilir. Dişi kenelerde ağız organellerinin arkasında scutum denen bir yapı mevcuttur. Ağız organelleri bir çift cheliser, cheliser kılıfı, hipostom (dokuyu delmeye ve kan emmeye yarar) bulunur, bu organellere rostellum denir.
Sert kenelerde palplerin ucunda pulvillum denilen bir yapı mevcuttur işte keneler bu organelleri sayesinde düz ve pürüzsüz duvara bile tırmanabilir.
Dişi kenelerde barsak ve ovaryum irtibatlıdır. Keneler kan emerken taşıdıkları hastalık etkenlerini sindirim sisteminden ovaryuma aktarır, ovaryumdan yumurtaya geçer ve yumurtadan çıkan larvalar bu sayede enfekte olmuş olur.
Kenelerin Biyoloji
Kene tutunduğu konağın deri içine ağız organellerini (rostellum) tamamen sokarak sabitlenir. Sert keneler doyuncaya kadar aynı yerden kan emer. Bu süre birkaç günden birkaç haftaya kadar değişebilir. Keneler bu yönüyle diğer dış parazitlerden farklıdır. Yumuşak keneler ise tutunduğu konaktan kısa sürede çok miktarda kan emer ve konağını terk eder.
Bazı sert kene türleri gömlek değiştirme işlemini de konak üzerinde yapar.
Bazı sert kene türleri gömlek değiştirme işlemini de konak üzerinde yapar.
Dişi keneler erkeklere nazaran fazla kan emer. Keneler larva, nimf ve olgun dönemlerde mutlaka bir konaktan kan emmek zorundadır.
Kenelerde üreme eşeylidir. Çiftleşme kan emme sırasında konağın üzerinde olur. Çiftleşmeden sonra erkek konağı terk eder ve ölür. Dişi kene tam doyuncaya kadar kan emmeye devam eder, daha sonra uygun bir yerde konağını terk eder ve yumurtlar, yumurtladıktan sonra da kendisi ölür.
Kenelerde üreme eşeylidir. Çiftleşme kan emme sırasında konağın üzerinde olur. Çiftleşmeden sonra erkek konağı terk eder ve ölür. Dişi kene tam doyuncaya kadar kan emmeye devam eder, daha sonra uygun bir yerde konağını terk eder ve yumurtlar, yumurtladıktan sonra da kendisi ölür.
Yumurtlama süresi ve miktarı dişi kenenin az veya çok kan emmesine, ısı ışık ve nem gibi diğer dış faktörlere göre değişebilir. Yumurta sayısı türlere göre 3000- 15000 arasında değişir.Yumuşak dişi kene türleri yumurtladıktan sonra ölmez.Yumurtadan çıkan larvalar 3 çift bacaklıdır. Larvalar haller organelleri sayesinde bir konağa tutunur. Türlere göre farklı sürelerde gömlek değiştirerek 4 çift bacaklı nimf haline gelirler. Aç olan nimfler konaktan kan emerek doyar, gömlek değiştirerek aç olgun hale gelir.Biyolojik gelişmelerine göre sert keneler 1, 2 ve 3 konaklı olarak bölümlendirilebilir;
Bir konaklı keneler: larva, nimf ve olgun dönemlerini aynı konak üzerinde geçirirler.Boophilus annulatus bunlara örnektir.
İki konaklı keneler: larva ve nimf dönemini bir konakta, olgun dönemini farklı bir konakta geçiren Hyalomma türleri ve Rhipicephalus bursa bunlara örnektir.
Üç konaklı keneler: Larva bir konaktan kan emer ve toprağa düşer, toprakta gömlek değiştirerek aç nimf haline gelir. Aç nimfler ikinci bir konağa tutunur, doyup konağı terk eder, toprağa düşer gömlek değiştirir ve aç olgun kene haline gelir. Aç olgun keneler ııı. Bir konağa tutunur.
İki konaklı keneler: larva ve nimf dönemini bir konakta, olgun dönemini farklı bir konakta geçiren Hyalomma türleri ve Rhipicephalus bursa bunlara örnektir.
Üç konaklı keneler: Larva bir konaktan kan emer ve toprağa düşer, toprakta gömlek değiştirerek aç nimf haline gelir. Aç nimfler ikinci bir konağa tutunur, doyup konağı terk eder, toprağa düşer gömlek değiştirir ve aç olgun kene haline gelir. Aç olgun keneler ııı. Bir konağa tutunur.
Kenelerden Korunmak İçin Yapılması Gereken Hususlar
Keneler uçmaz, sıçramaz. Ağaçtan üzerinize düşme ihtimali zayıftır. Yani kene yerdedir. Bu nedenle uzun otların, çimlerin ve çalılıkların bulunduğu yerlerde dolaşmayın.Kenelerin yaşama alanlarında bulunabilecek kişiler (hayvancılıkla uğraşanlar, mezbaha çalışanları vb) repellent olarak bilinen böcek kovucu ilaçları vücutlarına sürerek veya elbiselerine emdirerek kullanabilirler, Açık renk kıyafetler giyin ki, üzerinize herhangi bir kene geldiğinde örebilesiniz. Açık araziye çıktığınızda ya da pikniğe gittiğinizde, bacakları kapatan kıyafetler tercih edip uzun kollu giyininiz; pantolonunuzu çorapların içine sokunuz. Kapalı ayakkabı giyiniz. Eve döndüğünüzde kendinizi, çocuklarınızı hatta evde beslediğiniz hayvanlarınızı kene yönünden kontrol ediniz. Kene kan emerken acı vermez ama hafif kaşıntı hissi verebilir. Bu nedenle var ise sizin bulmanız gerekir.Hayvanlarınızı nasıl kenelerden koruyacağınız konusunda veteriner hekiminizle görüşünüz. Hayvan barınaklarının duvarlarındaki delik, çatlak ve yarıkların kapatılarak duvarlarının iç ve dış yüzeylerinin sıvanmasını sağlayınız.
Kenenin Dünyada bildirilen 900, Türkiye’de 30 çeşidi olduğu düşünülüyor
Yorumlar
Yorum Gönder