• Bugün yaşayan tüm karıncaların, toplam ağırlığı, yaşayan tüm insanların ağırlığından daha fazladır.
  • Karıncalar, kendi vücut ağırlıklarının 20 katını kaldırabilirler. 35 kg. ağırlığında ve 10 yaşındaki bir çocuğun; bir karınca kadar güçlü olabilmesi için, 700 kg. kaldırması gerekir.
  • Dünya üzerinde, 35 bin karınca türü mevcuttur.
  • Çoğu karınca türü, sıcak iklimlerde yaşar.
  • Yaklaşık 9. 500 karınca türü bilinmektedir. Bilim adamları, bunun yaklaşık iki katının, henüz keşfedilmeyi beklediğine inanmaktadır.
  • Tüm böcekler arasında, en büyük beyin karıncanınkidir.
  • Bir karıncanın ortalama ömrü, 45 ila 60 gündür.
  • Bir karıncanın beyninde, yaklaşık 250 bin beyin hücresi bulunur. Bir insanın beyninde 10 bin milyon beyin hücresi mevcuttur. Dolayısıyla, 40 bin karıncalık bir koloninin beyin hücresi toplamı, bir insanınkine denktir.
  • Bazı karıncalar, günde yedi saat uyur.
  • Bir karıncanın dışı, sert kabuktandır, buna dış iskelet adı da verilir.
  • En büyük karıncanın uzunluğu, 2,54 cm dir.
  • En küçük karınca0.1 mm dir.
  • Bir karınca kolonisinin nüfusu, yüz binlerden, milyarlara varabilir.
  • Karıncalar, sadece dokunmak değil, koku almak için de antenlerini kullanırlar.
  • Karıncaların, akciğeri yoktur. Oksijen, vücutlarına tüm bedene yayılmış küçük deliklerden girer; karbondioksit de, aynı deliklerden çıkar.
  • Tüm böcekler gibi, karıncaların da altı bacağı vardır.
  • Karıncalargri, kırmızı, kahverengi, siyah, sarı, mavi ya da mor olabilirler.
  • Karıncanın vücudu, üç bölümden oluşur: Kafa, göğüs(gövde), ve karın (kuyruk kısmı).
  • Karıncalarkoloni denen büyük gruplar hâlinde yaşarlar. Her karıncanın, kolonide belirli bir görevi vardır.
  • İşçi karıncalar, yuvadan çöpü alıp, dışarıya, özel çöplüğe taşımakla görevlidirler.
  • İşçi karıncalar, dişidir. Koloninin çoğunluğunu, dişi karıncalar oluşturur.
  • Köle-Yapıcı karıncalar, başka karıncaların yuvalarına saldırır ve yumurtalarını çalar. Bu yumurtalar kırılıp, yavru karıncalar çıktığında kolonide köle olarak çalışırlar.
  • Kraliçe karıncaların, doğduklarında kanatları vardır. Başka koloniler kurmak için uçup giderler; sonra kanatları düşer.
  • Kraliçe karınca15 yıla kadar yaşayabilir ve bir kez çiftleşmesi gerekir.
  • Her karınca kolonisinin, en az bir, bazen de birden fazla Kraliçe'si vardır.
  • Ahşap karıncaları, önemli yırtıcı böceklerdir ve geniş bir koloni oldukları takdirde, günde binlerce böcek toplayabilirler.
  • Ahşap karıncaları, düşmanını, ağzını açarak tehdit ederler.
  • Normal şartlarda, Marangoz karıncalar canlı ya da ölü ağaçlarda yuva yapıp, kütükleri ya da ağaç gövdelerini çürütürler. Öte yandan, yuvalarını evlere, telefon direklerine ve diğer insan elinden çıkma ahşap yapılara da yapabilirler.
  • Yaprak-kesen karıncalar, yağmur yağarken yaprak kesmezler, ve keserken şiddetli yağmura maruz kalırlarsa, yaprakları genellikle yuvanın dışında bırakırlar.
  • Petek karıncaları, çorak mevsimlerde hayatta kalmak için, kayda değer yöntemler geliştirmişlerdir. Yağmurlar sırasında, bu karıncalarişçilerini, su ve nektarla beslerler. Bu işçiler, yiyecek fazlasını, sindirim sistemlerinin, kursak denen bölümünde depolarlar.
  • Karıncaların başlıca düşmanı, insanlardır. Yuvalarını ve yaşam ortamlarını yok edip, böcek ilaçlarıyla onları öldürüyor, hatta bazı yerlerde onları yiyor.
  • Karıncalar100 milyon yıldan uzun süredir, Dünya üzerinde yaşamaktadır ve gezegenin her yerine yayılmış durumdadırlar.
  • Dünya'nın bilinen 100 milyon yıllık, en yaşlı karıncası, bir amberin içinde korunmuş şekilde bulunmuştur. Adı Sphecomyrma freyi olan ve eşek arısına benzeyen bu karınca, Harvard Üniversitesi, Zooloji müzesinde, sergilenmektedir. Karıncalar genel olarak sıcak iklimlerde yaşarlar. Yeryüzünden bilinen 10000 karınca türü yaşamaktadır.

    Bir karıncanın ömrü ortalama 45-60 gündür.

    Her karınca kolonisinde en az bir tane kraliçe bulunmaktadır. 

    Kraliçe karıncalar doğuştan kanatlara sahiptir. Başka koloniler kurmak için yuvadan ayrıldıklarında, kanatları düşer.

    Bir karınca kendi ağırlığının 20 katını kaldırabilir. 

    Karıncalar hem etçil, hem otçul canlılardır. 

    Karıncaların boyları genellikle 2 - 7 mm arası değişir. Ancak marangoz karıncalar olarak bilinen türün boyu 4-5 cm`e kadar varabilir.

    Karıncalarda iki mide bulunur. Bir tanesinde yiyeceği kendi için saklar, ötekinde ise diğer karıncalarla paylaşacağı yiyecekleri depolar.

    Karıncaların renklerı yeşil, sarı, kahverengi, kırmızı, mavi ve hatta morun tonlarında olabilirler. 

    Bazı karıncalar günde 7 saate kadar uyuyabilir. 

    Yetişkin bir karınca katı yiyecekleri yutamaz, yiyeceklerin suyunu emerek beslenir. 

    Karıncalar sadece dokunmak için değil, koku almak için de antenlerini kullanırlar. 

    Siyah karıncalar ve ahşap karıncalarının iğnesi bulunmaz. Onun yerine formik asit püskürtürler. 

    Tropik bölgelerde yaşayan yaprak kesici karıncalar, keskin çeneleri ile yaprakları keser ve bunları yuvalarına taşır. Fakat bu yaprakları yiyecek olarak değil, mantar üretmek için kullanırlar.Mantarlardan kendileri için gerekli olan proteini elde ederler. 

    Yaprakların eve taşınmasından, mantar bahçelerinin ekilip yiyecek elde edilmesine kadar geçen süreçte içerde ve dışarda pek çok işçi karınca çalışır. Kolonilerde iş bölümü vardır.

    İşçi karıncalar, yuvanın içindeki çöpü dışarı taşımakla ve özel çöplüğe götürmekle yükümlüdür. 

    İşçi karıncalar dışarıda bir yiyecek kaynağı bulduğunda, kolonideki diğer karıncaları buraya çekmek için özel bir koku bırakırlar. 

    Köle-Yapıcı karıncalar başka karıncaların yuvalarına saldırır ve yumurtalarını çalar. Bu yumurtalar kırılıp, yavru karıncalar çıktığında kolonide köle olarak çalışırlar.
  • Pompei de ölen Roma generali ve bilgin Plinius(MS 23-79)(Pliny'nin amcası), Doğa Tarihi adlı ansiklopedisinde, karıncaların, insanlardaki şeker hastalığını teşhis ettiğini yazıyor: "İnsanlar, idrarlarını, karınca yuvasına bırakıyorlar ve karıncaların, idrarı, yuvalarına taşıyıp taşımadıklarını gözlüyorlar. Eğer karıncalar, idrarı yuvalarına taşıyorlarsa, kandaki şeker seviyesinin yüksek olduğu anlaşılıyor."
  • Güney Amerika'da yapılan antropoloji ve etnobiyoloji çalışmalarında, yağmur ormanlarında yaşayan ilkel kabilelerin, şeker hastalığını, hala karıncalarla test ettikleri, rapor ediliyor.

  • Yorumlar

    Bu blogdaki popüler yayınlar